16 Haziran 2016 Perşembe

Kürşat Başar - Aslında Hayal




           Direk konuya giriyorum; biraz önce Aslında Hayal'i bitirdim. Ama nasıl bitirdim bir de bana sorun. Bir yandan sonunu merak ediyorum diğer yandan bitmesin diye ağırdan alıyorum. Resmen can çekiştim. Geçen yaz ''Yaz''ı okumuştum o zaman da böyle olmuştum. Oradan yola çıkarak da diyebilirim ki ilk yazı okuyun eğer hiç tanışmadıysanız Kürşat Başar ile.


         O ne güzel bir dil, o ne güzel bir anlatım elime aldığım gibi kaydı gitti cümleler. Öyle de akıcı bir anı-roman. Evet anı-roman. Kendi hayatını anlattığı bir kitap. O kadar şaşırdım ki okurken bu kitap şimdiye kadar çıksaydı keşke dedim. Resmen hayatımın her anında varmış Kürşat Başar. Bazı müziklerinden biliyordum da dahası varmış; sinema, dergi, yayınevleri ve daha nicesini bu kitaptan öğrendim. Kitap küçüklüğünü anlatarak başlıyor ve orada kendinize ait bir şeyler buluyorsunuz zaten. Kitabın diğer kalanında da hayatınızdaki Kürşat Başar'la tanışıyorsunuz. Yazdığı senaryoları okuyunca bile 'bunu Kürşat Başar mı yazmış' dedim çünkü gerçekten en güzellerinin içinde yer alıyor ve en güzel olanlar daha da güzel bir hal alıyor. Bunu başka türlü nasıl anlatırım bilemiyorum.


       Ee sonrasında bütün hayatından bir dal gibi resmen ne ararsanız var, kendisini daha da yakından tanıyorsunuz. Ve hayat onu öyle güzel bir rüzgarla taşımış ki belki de bundan iyisi olamazdı. Hayat tabi başımıza gelen kötü olaylarda oluyor ama dediğim gibi hayat. İyisi kötüsü hepsi bize ait.

     Kitap da diğer kitaplarından çok fazla alıntı vardı. Hepsi birbirini tamamlayan seri gibi. Ben bundan sonra diğer kitaplarına koşuyorum bence siz de beklemeyin.

      Yoksa siz hala Kürşat Başar'la tanışmadınız mı?

      Yazmayı ve müziği hiç bırakmamanız dileğiyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder