15 Eylül 2016 Perşembe

R.J. Palacio - Mucize




         Şimdi size August Pullman'ın hikayesini anlatacağım. Kendisi yeni okula başlayacak bir çocuk. Yeni okula başlayacak dediysem birinci sınıfa başlamayacak ortaokula başlayacak çünkü yüzündeki durumdan ve şu zamana kadar geçirdiği ameliyatlardan dolayı okula başlayamadı. Bu arada August'un yüzü bizimki gibi değil doğuştan yüzü diğer herkesten farklı onun. Bu durum ona ve ailesine alışılagelmiş olsa da dışarda biri görünce değişik bir şekilde ona bakıyorlar. August bu duruma bazen alışmış gibi davranıyor, bazen çok üzülüyor...


        O küçük olduğu kadar da güçlü bir çocuk aynı zamanda. Hayat enerjisi fazla, yaşamdan zevk almasını biliyor, en önemlisi de hayatın değerini biliyor.. Üzülse de yapacak bir şeyi yok, kendisini üzenler utansın değil mi. İşte her şey okula başlamasıyla oluyor, şu zamana kadar bir mucize olduğunu yeni fark ediyor ve sonra her şey değişiyor.


        Her gün onlarca August görüyor herkes, onlarca August görüyoruz  ve utanmadan yüzlerine bakıyorlar. Bakıyorlar diyorum çünkü bu kitabı okuduktan sonra gözüm kaymıyor bile biliyorum çünkü artık nasıl hissettikleri.. Ama diğerleri bilmiyor onlar nasıl hissediyor, ne kadar çok üzülüyor. Sadece bakıyorlar.. Bilmiyorlar ki hepsi birer August birer mucize. Bize hayatı öğreten, güzelliklerin, elimizdekilerin farkına varmayı öğreten bir mucizeler. Umarım bir gün hepimizin karşına August kadar kocaman yürekli bir mucize çıkar. 


  Auggie' ye sevgilerimle..







5 Ağustos 2016 Cuma

Müjde Aklanoğlu - Bana Bir Masal Anlatsana




Şimdi size beni saatlerce ağlatan bu güzel kitaptan bahsedeceğim. Belki herkesi bu kadar etkilemez ama ben etkisinden uzun bir süre çıkamadım, okurken de susturamadım bir türlü kendimi. Aşkları aklıma geldi, önceden yaşadıkları ve acaba sonra ne olacak bu aşıklara derken ağlaya ağlaya bir hal oldum.

Gerçek bir aşk hikayesi bu.. Ve isterim ki herkes okusun, isterim ki herkes aşkı yaşarken bunları örnek alsın. Sevmeyi, vazgeçmemeyi, aşkın ne olduğunu hatırlatsın herkese. Günümüzde herkesin bildiğini sandığı bir durum çünkü bu.

Efe ve Canan.. Bu güzel aşkın sahipleri. Kendilerini bildiklerinden beri birbirlerini seviyorlar ta ki ölene dek. Ama işte araya girenler ve bir türlü çıkamayanlar oluyor bu aşkta da. Şimdi ne desem spoiler olur o yüzden uzatmayacağım  fazla. Sadece ısrarla alıp okumanızı tavsiye ederim. Çünkü böyle bir aşkın varlığını keşke çok önceden öğrenseydim diyorum..

Biri asi biri mavinin aşkları sonsuza dek yaşayacaklar, aklımıza her gelişlerinde tekrar can bulacaklar. Ve aşka dair öğrettiklerini de hiçbir zaman unutmayacağım. Eminim herkes payına düşeni alacak bu kitaptan..

                                                                                                                                                           Yüreğinize sağlık..         
                                                                                                                                             
    https://www.youtube.com/watch?v=5cLm5m6Lld0







16 Haziran 2016 Perşembe

Kürşat Başar - Aslında Hayal




           Direk konuya giriyorum; biraz önce Aslında Hayal'i bitirdim. Ama nasıl bitirdim bir de bana sorun. Bir yandan sonunu merak ediyorum diğer yandan bitmesin diye ağırdan alıyorum. Resmen can çekiştim. Geçen yaz ''Yaz''ı okumuştum o zaman da böyle olmuştum. Oradan yola çıkarak da diyebilirim ki ilk yazı okuyun eğer hiç tanışmadıysanız Kürşat Başar ile.


         O ne güzel bir dil, o ne güzel bir anlatım elime aldığım gibi kaydı gitti cümleler. Öyle de akıcı bir anı-roman. Evet anı-roman. Kendi hayatını anlattığı bir kitap. O kadar şaşırdım ki okurken bu kitap şimdiye kadar çıksaydı keşke dedim. Resmen hayatımın her anında varmış Kürşat Başar. Bazı müziklerinden biliyordum da dahası varmış; sinema, dergi, yayınevleri ve daha nicesini bu kitaptan öğrendim. Kitap küçüklüğünü anlatarak başlıyor ve orada kendinize ait bir şeyler buluyorsunuz zaten. Kitabın diğer kalanında da hayatınızdaki Kürşat Başar'la tanışıyorsunuz. Yazdığı senaryoları okuyunca bile 'bunu Kürşat Başar mı yazmış' dedim çünkü gerçekten en güzellerinin içinde yer alıyor ve en güzel olanlar daha da güzel bir hal alıyor. Bunu başka türlü nasıl anlatırım bilemiyorum.


       Ee sonrasında bütün hayatından bir dal gibi resmen ne ararsanız var, kendisini daha da yakından tanıyorsunuz. Ve hayat onu öyle güzel bir rüzgarla taşımış ki belki de bundan iyisi olamazdı. Hayat tabi başımıza gelen kötü olaylarda oluyor ama dediğim gibi hayat. İyisi kötüsü hepsi bize ait.

     Kitap da diğer kitaplarından çok fazla alıntı vardı. Hepsi birbirini tamamlayan seri gibi. Ben bundan sonra diğer kitaplarına koşuyorum bence siz de beklemeyin.

      Yoksa siz hala Kürşat Başar'la tanışmadınız mı?

      Yazmayı ve müziği hiç bırakmamanız dileğiyle..

14 Haziran 2016 Salı

Haruki Murakami - Kadınsız Erkekler


                     Herkese merhabalar.  Bu benim blogumdaki ilk yazım olacak. Bunun için gerçekten heyecanlıyım. Ama bir şeyler yapmak istiyordum ve bir yerden de başlamam gerekiyordu. Onun için şuan burdayım. Ee o zaman başlayalım..



                     Karşınızda Kadınsız Erkekler..

          Bu benim Haruki Murakami'den ilk kitabım. Bu kitap sayesinde kendisi ile tanıştım. Uzun zamandır bu kitabı okumayı ve kendisi ile tanışmayı bekliyordum. Sonunda kendisi ile tanışabildim.

         Bu yazarla tanışmak için doğru kitap mı bilmiyorum diğerlerini okumadan bir şey diyemem ama bundan sonra severek okuyacağım yazarlar arasına girdi. Bu kadar gevezelikten sonra şimdi size kitaptan bahsedeceğim ; kitap içerisindeki 7 hikayeden oluşuyor, sıkmadan okuyabileceğiniz öyküler bunlar. Ve sonunda n'olcak derken kendinizi kitabın sonunda buluyorsunuz.
       
         Kendisini bana aldıran şey ise ismiydi zaten, ee isminden anlaşılıyor kitap ama ben o kadar da beklemiyordum yani. Kadınsız kalan erkekler var mıdır diye bir durup düşünmedim değil doğrusu. Varmış onu da öğrenmiş oldum. Kitab okurken de Japonya, Hindistan taraflarına doğru
        gitmedim değil bir, zaten yazarımız Kobe doğumlu çokta şaşırmamak lazım.
 
         Demem o ki efendim, kadınsız erkeklerin hikayesi sizi içine çekiyor siz de onlarla üzülüyorsunuz, yaşadıklarını görüp iç çekiyorsunuz. Ve Beatles var içince birazcık. Benden bu kadar alın okuyun yani. Kadınsız erkeklerden olmamanız dileğiyle..
      
       Yazarın dediği gibi ''bir kadını yitirmek, tüm kadınları yitirmek demek...''